“Çocukken hep hemşire olmak istemiştim. Beşinci sınıfa geçince artık okumayacağım söylendi. Yaşadığım yerde kızların okula gitmesi gerekmiyordu.”
Adım Sema, 37 yaşındayım, 3 çocuk annesiyim. Evimiz ve kafeteryamız depremde yerle bir olmadan önce Van’da güzel bir hayatımız vardı. Bir süre her şeyi yeniden yoluna koymaya çalıştık fakat mümkün değildi. İnsanlar şehri terk ediyor, çevremizdekilerin sayısı her geçen gün azalıyordu. Bize de Bursa yolu göründü. Eşim yeni bir kafeterya açtı. Kiradaydık, tek başına bir evi geçindirmek zordu. Ben de ona destek olmak istiyordum ama gittiğim her yerde “vasıfsız” olduğum gerekçesiyle geri çevriliyordum. Bir arkadaşıma durumu anlatınca bana Kızılay’a gitmemi söyledi. “Oradan boş dönmezsin.” deyince umutlandım.
Kızılay’ın yardımları organize ettiği bir bölüm var. Oraya gidince yardım almaya geldiğimi zannettiler ama ben iş aradığımı söyledim. Beni Sevim Hanım diye birine yönlendirdiler, aradım, yanına çağırdı. Ona durumumu anlatınca, beni uzun uzun dinledi ve “Hasta ve yaşlı bakım eğitimi vereceğiz, sen çok güzel yaparsın.” dedi.
Eğitim başladığında kısa süreliğine bir servis hostesliği işine girdim. Sabah erkenden işime gidiyor, öğlene doğru eğitimlere katılıyordum. Üç aylık eğitimde devamsızlık hakkımız yoktu. Koşturarak sınavlara giriyor, serviste bile ders çalışıyordum. Sınavları geçtim ama uygulamadan kalınca çok ağladım. Hocam bir hakkım daha olduğunu söyleyince çok çalışıp kazandım. Sonra sekiz günlük staj eğitimi başladı.
En Mutlu Günüm Hastamın Konuştuğu Gündü
Sertifikamı alır almaz Kızılay’ın yönlendirdiği bir ailenin hastasına bakmaya başladım. Yardımcı olduğum hasta bir süre konuşmadı, öyle ki bir hafta boyunca ağzından tek kelime çıkmadı. Herkes çok korkmuştu. Bir gün yalnız kaldığımızda ona biraz sitem ettim, benimle hiç konuşmadığını söyledim. O an bana cevap verdi ve ben de sesini kaydedip kızına dinlettim. Kızı mutluluktan ağlayınca ben de çok mutlu oldum. O gün benim en mutlu günümdü.
Paradan Daha Değerli Bir Şey Kazanıyorum
Buraya geldiğimde tahmin etmediğim bir şey oldu. Ben sadece bir meslek sahibi olup para kazanacağımı düşünmüştüm. Oysa yardımcı olduğum insanların, ailelerin sürekli dua etmesi, Allah razı olsun, demeleri beni o kadar mutlu ediyor ki. Başka bir iş bulup çalışabilir, belki para kazanabilirdim ama böyle sevileceğim, dua alacağım bir işi yaptığım için çok mutluyum.
Yaşadığım yerde kızların okula gitmesi gerekmiyordu
Çocukken, belki de öğretmenimin yakıştırması nedeniyle, hep hemşire olmak istemiştim. Beşinci sınıfa geçince artık okumayacağım söylendi. Yaşadığım yerde kızların okula gitmesi gerekmiyordu. Bu yüzden okumama izin vermediler. İçimde ukde kalmıştı. Çok şükür önümüzdeki hafta Bursa’nın en büyük hastanelerinden birinde hemşire yardımcısı olarak işe başlayacağım. Açıktan ortaokulu bitirip liseye de yazıldım. Artık hayallerim bir bir gerçekleşiyor.
İçimde Kalanları Kızılay’da Yaşadım
Okul hayatını Kızılay’da yaşadım. Bir öğretmenin rehberliğini, arkadaşlığın samimiyetini burada gördüm. Onlara her zaman minnet borçluyum, bana çok şey öğrettiler. Hiç unutmuyorum, ilk dersimiz empatiydi. Çünkü empati kurmadan bir başkasına yardımcı olmak çok zor. Zaten insanlara yardım etmeyi seviyordum bu benim için çok büyük bir şans oldu. Tabii işin bir diğer artısı bu eğitimi Kızılay’da almış olmak. İş verenler Kızılay’daki eğitimin ciddiyetini bildiği için dışarıdan sertifika alanlara göre çok daha öncelik tanıyorlar.
Eğitimin Bu Kadar Önemli Olacağını Düşünmemiştim
Bir insana yardımcı olmanın kolay olduğunu düşünüyoruz ama hiç de göründüğü gibi değilmiş. 120 kiloluk bir insanı hareket ettirmek, onun oturup kalkmasını sağlamak çok zor. Yardım edeyim derken ikinizden birini sakatlayabilirsiniz. Biz Kızılay’da bunu yapmayı öğrendik. Psikolojik olarak nasıl yaklaşacağımızı, fiziksel olarak neyi nasıl yapacağımızı öğrettiler. Arkadaşlarım buradan sonra evlerde, bakımevlerinde ve hastanelerde çalışmaya başladı. Ben de bir hastaneye çalışacağım için çok mutluyum.”