İslam’ın şartlarından biri olan Zekât, dini açıdan zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mal sahibi kişilerin, ihtiyaç sahibi kişilere vermesi gereken miktarı ifade etmektedir.
Zekâtı verilecek malın üzerinden bir yıl geçmiş olması ve zekâtı verilecek malın bir yıllık borçtan ve aslî ihtiyaçlardan fazla olması durumunda zekât, ergenlik çağına erişmiş, hür ve aklı başındaki Müslümanlara farzdır.
Nisap, zekât gibi ibadetler için konulan asgari zenginlik ölçüsünün adıdır. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr), devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.
Zekât hesaplaması yaparken mevcut borçlar düşüldükten sonra kalan mal üzerinden zekât oranı hesaplanmaktadır. Zekât miktarınızı aşağıdaki zekât oranlarına göre hesaplayabilirsiniz:
Zekâtın verileceği kimseler Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiştir. Bunlar; fakirler, miskinler, zekât toplamakla görevlendirilen memurlar, müellefe-i kulûb adı verilen kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseler, esaretten kurtulacaklar, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış olanlardır.
Zekât verebilecek durumda olanlara, Müslüman olmayan kimselere, Birinci derece akrabalara (Anne, Baba, Büyükanne, Büyükbaba, çocuklara, torunlara vb.) ve karı-kocanın birbirine zekât vermesi caiz değildir.
Altın ve gümüş dışındaki ziynet eşyaları üzerinden zekât verilmemektedir.
Aldıkları zekât ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe suresinin 60. Ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, vakıf, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekât ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.
Zekât, elden verilebileceği gibi, vekâleten veya havale/eft yoluyla da verilebilmektedir
Barınma, giyecek ve yiyecek gibi hayatın güvenli ve sağlıklı bir şekilde devamı için gerekli olan asli ihtiyaçların temin edilmesi için yazılı ya da sözlü bir taahhüde giren kişilerin zekât vermesi gerekmemektedir.
Zekât yıl boyunca istenilen zamanda verilebilir
Aldıkları zekât ve fitreleri bir fonda toplayıp bunu yalnızca Tevbe suresinin 60. Ayetinde belirtilen yerlere sarf ettikleri bilinen ve kendilerine her bakımdan güvenilen kimseler eliyle yönetilen dernek, vakıf, kurum ve yardımlaşma fonlarına zekât ve fitre verilmesinde dinen bir sakınca yoktur.
Zekât bağışlarınız Ramazan ayı içerisinde ve de yıl boyunca, zekât almaya uygun yüz binlerce ihtiyaç sahibine nakit geçim desteği, gıda veya burs olarak ulaştırılmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun 27.06.2014 tarih ve 510 sayılı fetvasında; "Türk Kızılay’ın zekât hesabına yatırılan paraların; Müslüman toplulukların bulunduğu ülkelerde meydana gelen tabii afet, savaş ve iç karışıklıklar yüzünden mağdur olan kimselere, temizlik, barınma, giyim ve benzeri ihtiyaçların karşılanması amacı ile ayni olarak verilmesinde dinen bir sakınca olmadığı” belirtilmiştir.
Yapılan sosyal incelemeler neticesinde geliri asgari ücretin altında kalan, temel ihtiyaçlarını karşılamadığı resmî olarak belirlenen dezavantajlı bireylere (yaşlılar, kadınlar, engelliler, kronik hastalar, mülteciler, afetzedeler, evsizler, yetim ve öksüzler, öğrenciler, sokakta yaşayanlar, sosyal dışlanmaya maruz kalan bireyler) zekât yardımları yapılmaktadır.
Zekât yardımları ayni ve nakdî şeklinde tek seferlik ya da düzenli olarak; asgari geçim desteği, gıda yardımı, doğum yardımı, giyim yardımı, acil afet yardımı, barınma yardımı, eğitim yardımı, sağlık yardımı şeklinde yapılmaktadır.